#callingmagseries

Nº2
Empati

Fotoğraf: Yonca Karakaş

#callingmagseries No2 “Empati” sayısı Royal Canin tarafından desteklenmiştir.

Darwin’in de mirasını devralan bilim adamları duyguları evrimin bir bileşeni olarak ele alır. Duygular ve beraberinde gelen fizyolojik, davranışsal ve nörolojik mekanizmalar zaman içinde canlıların problem çözme repertuarının genişlemesine katkıda bulunmuştur. Bu haliyle duygular alemi, türlerin devamlılığı için kritik bir öneme sahiptir. Diğer yandan aynı alemin karmaşık ve çok katmanlı yapısı, kolaylıkla anlaşılır ve üzerine konuşulabilir olmasını zorlaştırır. Bilim insanlarının çoğu zaman ölçülemez buldukları bu karmaşık fenomen, tüm canlıları hem birbirlerine hem de yaşamın kendisine bağlar. Hepimiz, görünenin altında akıp giden geniş bir duyular ve duygular alemi içinde yüzmekteyiz. #callingmagseries’in bu sayısında, sözü geçen tanımlama ve ölçme zorluğunun içinde sezgilerle yolumuzu buluyor, analitik bir ölçüp biçme alanı yerine duyumlar ve duygular üzerinden kurulan bir empati (eşduyum) alanını araştırmaya çıkıyoruz.

Bugün kullanmakta olduğumuz “empati” kelimesinin iki kökeni var. Bunlardan biri Yunanca “empatheia” kelimesinden türeyen, Türkçe’ye eşduyum veya duygudaşlık olarak çevirdiğimiz kavram. Bir diğeri ve pek bilinmeyeni ise Almanca’daki “einfühlung” kelimesinden gelen; bir insanın kendisini karşısındaki nesneye yansıtması, kendini onun içinde hissetmesi ve bu yolla o nesneyi kendi içine alarak (absorbe ederek / özümseyerek) anlaması sürecine verilen isim. Empatiyi insan olan ve olmayanları kapsayacak şekilde ele almak, insan merkezli bakış açısının dışına çıkmaya dair kıymetli bir çaba gibi gözüküyor. Zira çoğu zaman insandan yola çıkıyor, çok dar bir empati dairesi içinde hareket ediyoruz. “Oysa düşünmenin, duymanın, anlamanın, karar vermenin insan olmayan hâlleri muazzam bir çeşitlilik içeriyor.”*

Bu fikirlerle yola çıktığımız #callingmagseries No2’yi Yonca Karakaş’ın “Empati” temasına özel ürettiği görsel hikaye ile açıyoruz. Karakaş’ın “Empati” sayısı için insan olan ve olmayan hayvanlardan oluşturduğu bir çekirdek aileye bakıyor; duyumların hakim olduğu, sözsüz iletişimle örülü bir atmosfer kuruyor. “Bir Kanguruya Dönüşmek” yazısında Ulya Soley bize sanat dünyasında insanlar ve hayvanlar arasında kurgulanan farklı ilişki biçimlerini ve bunların temsillerini gösteriyor. İnan Mayıs Aru’nun kaleme aldığı “Balıkların Sevinci” başlıklı yazı, bir insanın bir balığın hislerini bilebilmesinin mümkün olup olmadığı sorusuna Zen öğretisinin bakış açısından cevap arıyor. Erdem Dilbaz’ın makine-insan ilişkisine odaklanan yazısı ise empatiyi farklı bir kapsamda ele alarak singularity’e doğru giden bir izleği takip ediyor.

Zihnin kategorize eden, ast üst ilişkileri kuran yapısından sıyrıldığımız bir senaryoda, empatiyi kullanarak yolumuzu bulabilir miyiz? İnsanlarla insan olmayanlar arasında empatiyi mümkün kılan alanları araştırabilir miyiz? Farkında bile olmadan ortaklaştığımız duyu ve duygular, bizi birbirimize sandığımızdan yakın tutuyor olabilir mi? Empati kendimizle ve çevremizdeki diğer canlılarla bağ kurmamızı sağlayarak daha adil ve sağlıklı bir dünyanın hayalini canlı tutabilir mi? Bu sayıda size empati kavramına dair soruları çoğalttığımız görsel ve yazınsal bir seçki sunuyoruz.

* İnsan olmayanlar dünyasının zenginliğine dair bu ifade, Sezai Ozan Zeybek’in Hilal Alkan’la yaptığı, Yeşil Gazete’de yayınlanan “Bitkilerle Yaşama Etiği” başlıklı söyleşide kullandığı bir cümle. Söyleşi, empati konusunu bitkilerin de dahil olduğu daha geniş bir “insan olmayanlar” alanına çekmek için ilham verici.

Nº2 Empati Sayısını Okumaya Devam Et